Akyurt Mutlu Sonlu Masöz

Bu hızlı taşınmalar geceleri yer alırdı; şahit olmasın, ev sahipleri gö rmesin diye. Elizabeth annesinin katlanmamış elbiselerinin ü zerinde uyur kalırdı. Bunlar eski gü nlerden kalma çok gü zel, narin elbiselerdi. Sonra garip, yabancı yü zlerin# tö rensel sınavların içine dalmak zorunda olduğunu bilerek uyanırdı. Biri onu itip kakacak Akyurt Mutlu Sonlu Masöz olursa, iki kat şiddetle karşılık verirdi. Eğer biri Caroline’ı itip kakarsa, Elizabeth başını aşağıya eğip dosdoğru dü şmanın midesine hücumrdı. Bu yö ntemle kendisinden daha bü yü k çocukları, hatta oğlanları bile alt edebiliyordu.

O¨ nü n  benzer biçimde  kısacak  boylu  bir  kızdan  kimse  bö ylesi  bir  şiddet  beklemiyordu. Kimi zaman de yenilgiye uğrardı fakat çok sık değil. çoğu zaman karşısına ikiden çok sayıda çocuk çıkarsa yenilirdi. Annesi, kendine acıma bunalımlarından birinde, Elizabeth’in ü zerine bulaşmış kanları elleyerek, “Bir hooligan’a dö nü şü yorsun” demişti. O gü nlerde Elizabeth hep kan içinde eve geliyordu. Annesinin bu konuda yapabileceği fazla bir şey yoktu. O sıralar ona dedesi yardımcı olmuştu. Fakat o da Elizabeth’inbabasım dilinden dü şü rmez, boyuna ayyaşın biri olduğunu sö yler dururdu.

Akyurt Mutlu Sonlu Masöz

Sonucunda Muriel Teyze duruma el koymuş, ö mrü nü n son gü nlerinde onun vasiyetnamesini değiştirmesine niçin olmuştu. Cenazeden sonra Elizabeth’in anası bö yle demişti. Sonra gene taşınmışlardı, bu kez daha kü çü k bir apartmana. Anası, elinde bir şeyler –bir çaydanlık, bir çoraptaşıyarak ufacık oturma odasında çaresizce dolaşıp duruyor, bunları nereye koyacağını bilemiyordu. “Bu benim alışık olduğum bir şey değil” diyordu. Sonrasında başı ağrıdığı için yatmaya gitmişti. Bukezbir yatak vardı. Derken, Elizabeth’in babası eve iki başka insanla birlikte gelmiş ve kü çü k kıza bir bilmece sormuştu: Anneleri bir portakal yumurtlayınca, civcivler ne der ? Portakal marmeladına bak der.

Kimse Elizabeth’i gö tü rü p yatağına yatırmıyordu, fakat kimse yatmaya gitmiy ordu aslına bakarsan. Arada bir babası onu yatağına gö tü rü r gibi yapıyordu fakat bu, sırtında elbiseleriyle Elizabeth’in yatağına yatıp sızmak için bir bahaneydi yalnızca. Sonra annesi yemden kalkıyordu ve hep birlikte yine oturma oda:– sında oturup içiyorlardı. Elizabeth buna alışmıştı. Sırtında geceliği, adamlardan birinin kucağına oturuyor, insanın kıllı tenine yanağım yaslıyordu. Adam ona “bebeğim” diyordu. Derken anası kü çü k kızların odasına gideceğini sö yleyerek ayağa kalkıyor ve babasının ayağına takılıyordu.